Günün büyük kısmını geçirdiğimiz ofislerde , aydınlatmanın görsel konfor ve performans bakımından yeterli koşulları sağlaması önemli bir tasarım kriteridir. LED teknolojisi, servis ömrünün uzun, enerji tüketiminin düşük olması ile ofis ve idari binalarda hızla kullanılmaya başlamıştır. Ayrıca akıllı kontrol sistemleri ile entegre edilebilen LED aydınlatma sistemleri, uzun vadede işletim ve bakım giderlerinin düşmesini ve enerjinin etkin şekilde kullanımını sağlar.
Enerji Verimli ve Konforlu Çalışma Alanları
Gün geçtikçe dijital hale gelen ve küreselleşen dünyada ofis yaşamı ve organizasyonu da değişime uğramaktadır. Bugün ofisler bilgiye erişimden çok bilgiden çözüm ve fikir üretmek üzerine bir yapılanmaya sahiptirler. Dolayısıyla yeni nesil ofis tasarım anlayışı, doğru aydınlatma ile yaratıcılığın ve üretkenliğin desteklenmesine ihtiyaç duyar. Ofis ortamları, değişen yeni anlayışla iletişim ve paylaşımın ön planda olduğu mekanlar haline gelmiştir. Tek kişilik bireysel çalışma alanları, kapalı kapılar, uzun ve sıkıcı koridorlar yerini çalışanların motivasyonunu sağlayacak geniş açık alanlara, mobilyalarla tanımlanmış fonksiyonlara ve şeffaflığa bırakmıştır. Ofisler artık çalışanlarına, belirli saatlerde masa başında mesainin doldurulması gereken alanlar yerine, motivasyonu sağlayan yaşam alanları sunmaktadır. ”Yaratıcı ofis” ve ”Açık ofis” kavramları, farklı fonksiyonların biraraya gelmesiyle oluşan organizasyonlar olarak karşımıza çıkar. Bireysel çalışma alanları- bilgi paylaşımının olduğu yaratıcı kabin ve çalışma istasyonları - dinlenme - aktivite - hobi alanları ve cafe-içecek barı bu organizasyonda yerini alır.
Bu yeni anlayışa sahip ofislerde akıllı ofis mobilyaları çözümlerine sıklıkla ihtiyaç duyulur. Ofis mobilyaları, esnek düzenlemelere izin verirken farklı fonksiyonların görsel olarak ayrılmasını da sağlayabilmektedir. Aydınlatma bu noktada tasarımda önemli bir yere sahiptir. Doğru aydınlatma iyi görme koşulları sağlamasının yanısıra, ofis mimarisi ile de uyumlu olmalıdır. Statik ve standartlaşmış aydınlatma çözümleri, yerini esnek, yüksek kaliteli, dinamik ve ihtiyaca göre şekillenebilen çözümlere bırakmıştır.
YEŞİL OFİSLER
Yenilikçi aydınlatma teknolojileri, verimli ışık kaynakları ve aydınlatma kontrol sistemleri sayesinde çalışma alanlarında görsel konfor seviyesi sağlanırken, enerji tasarrufu sağlamak ve bakım giderlerini azaltmak mümkündür. “Yeşil ofis“ veya “Sürdürülebilir Ofis“ konseptleri, ekonomik, çevre ve sosyal yönden avantajlı olmaları nedeniyle gelecekte sıkça karşımıza çıkacak olan kavramlardır. Yeşil konseptler ofislerde sürdürülebilirliği sağlayarak, şirketlerin kaynaklarını verimli olarak kullanmalarını sağlayacaktır. Böylece bu ofisler, çalışanların kendilerini iyi hissedebilecekleri, karbon ayak izlerinin *minimum boyutlarda olduğu çevreci ortamlarda üretken olarak çalışmalarına imkan verecektir. Ofis binalarında aydınlatma amaçlı harcanan yıllık elektrik tüketim değeri, küresel ısınmayı tetikleyen sera gazlarının oluşumunda büyük paya sahiptir. Aydınlatma amacıyla harcanan güç tüketim değeri azaldıkça, zararlı gazların doğaya salınımını da aynı oranda azalacaktır. LEED VE BREEAM sertifikasyon sistemleri, Dünya’da yeşil bina konusunda en yaygın olan sistemlerdir. Amerika Yeşil Bina Konseyi (USGBC) tarafından verilen LEED Yeşil Bina Sertifikasyonu, yüksek performanslı binaları tanımlayan bir puanlama sistemidir. BREEAM ise, İngiliz, Avrupa ve Yerelstandartlar üzerinde çevreyle dost yapıların tasarlanması, inşa edilmesi ve işletilmesi kriterleriniortaya koyan bir yeşil bina derecelendirme sistemidir. LEED, ofis ortamlarında W/m2 aydınlatma güç yoğunluğu değerlerini sınırlandırırken, BREAAM aydınlık düzeyinin çalışma yüzeyinde %70, çalışma alanı dışından kalan yürüme alanlarında %50 homojenlik seviyesi ile oluşturulmasını öngörmektedir. Ülkemizde 2009 yılından itibaren yürürlüğe giren ‘‘Binalarda Enerji Performansı ve Yönetmeliği’’ ile enerjinin verimli kullanımını sağlamak ve binaların sera gazı emisyonlarını minumum seviyeye indirmek hedeflenmiştir. Bu yönetmelikte yer alan kriterlere göre binalar enerji tüket imlerine ve sera gazı emisyonlarına göre sınıflandırılırlar. Bu sınıflandırma sonucu binalara ‘‘Enerji Kimlik Belgesi’’ verilir. 2011 yılından itibaren yapı ruhsatı almak için EKB belgesi ibrazı zorunlu hale getirilmiştir.
GİRİŞ KARŞILAMA
Şirketler için kurumsal kimliğin iletişime geçtiği en güçlü alanlar giriş-karşılama alanlarıdır. Bu alanlarda aydınlatma konsepti ile seçilmiş olan armatürler, genel görünümü belirler ve doğrudan bir kurumsal kültür imajı yaratır. Doğru aydınlatma tekniği ile şirketin yansıtmak istediği kurumsal imaj birleştirildiğinde kullanıcılarına keyif veren davetkar ve sofistike mekanlar yaratmak mümkündür. Giriş - karşılama alanlarında şirket imajını yansıtacak ambiyans, farklı aydınlatma teknikleri ile ortaya çıkarılabilir. İyi planlanmış bir aydınlatma tasarımı, yüksek renksel geriverim kalitesi, yatay - düşey düzlemlerde kurgulanan aydınlığın dengeli ve etkili dağılımı, şirketin yansıtmak istediği kurumsal imajı güçlendirir ve ziyaretçilerde saygınlık uyandırır. Geniş pencereler, arkadan aydınlatılmış opal difüzörlü tavan panelleri, endirekt ışık veren armatürler optik olarak derinlik yaratır ve mekanın mimari karakterini güçlendirir. Aydınlatmayı, vurgu aydınlatması ile desteklemek mekanın monoton olarak algılanmasını önler. Giriş - karşılama alanlarında aydınlatma tekniği bakımından daha serbest bir çizgi yaratılabilir. Bu alanlar konsept olarak ambiyansın ön plana çıkarıldığı aydınlatma teknikleri ile tasarlanan prestij alanlarıdır.
Enerji Verimli ve Konforlu Çalışma Alanları
Gün geçtikçe dijital hale gelen ve küreselleşen dünyada ofis yaşamı ve organizasyonu da değişime uğramaktadır. Bugün ofisler bilgiye erişimden çok bilgiden çözüm ve fikir üretmek üzerine bir yapılanmaya sahiptirler. Dolayısıyla yeni nesil ofis tasarım anlayışı, doğru aydınlatma ile yaratıcılığın ve üretkenliğin desteklenmesine ihtiyaç duyar. Ofis ortamları, değişen yeni anlayışla iletişim ve paylaşımın ön planda olduğu mekanlar haline gelmiştir. Tek kişilik bireysel çalışma alanları, kapalı kapılar, uzun ve sıkıcı koridorlar yerini çalışanların motivasyonunu sağlayacak geniş açık alanlara, mobilyalarla tanımlanmış fonksiyonlara ve şeffaflığa bırakmıştır. Ofisler artık çalışanlarına, belirli saatlerde masa başında mesainin doldurulması gereken alanlar yerine, motivasyonu sağlayan yaşam alanları sunmaktadır. ”Yaratıcı ofis” ve ”Açık ofis” kavramları, farklı fonksiyonların biraraya gelmesiyle oluşan organizasyonlar olarak karşımıza çıkar. Bireysel çalışma alanları- bilgi paylaşımının olduğu yaratıcı kabin ve çalışma istasyonları - dinlenme - aktivite - hobi alanları ve cafe-içecek barı bu organizasyonda yerini alır.
Bu yeni anlayışa sahip ofislerde akıllı ofis mobilyaları çözümlerine sıklıkla ihtiyaç duyulur. Ofis mobilyaları, esnek düzenlemelere izin verirken farklı fonksiyonların görsel olarak ayrılmasını da sağlayabilmektedir. Aydınlatma bu noktada tasarımda önemli bir yere sahiptir. Doğru aydınlatma iyi görme koşulları sağlamasının yanısıra, ofis mimarisi ile de uyumlu olmalıdır. Statik ve standartlaşmış aydınlatma çözümleri, yerini esnek, yüksek kaliteli, dinamik ve ihtiyaca göre şekillenebilen çözümlere bırakmıştır.
YEŞİL OFİSLER
Yenilikçi aydınlatma teknolojileri, verimli ışık kaynakları ve aydınlatma kontrol sistemleri sayesinde çalışma alanlarında görsel konfor seviyesi sağlanırken, enerji tasarrufu sağlamak ve bakım giderlerini azaltmak mümkündür. “Yeşil ofis“ veya “Sürdürülebilir Ofis“ konseptleri, ekonomik, çevre ve sosyal yönden avantajlı olmaları nedeniyle gelecekte sıkça karşımıza çıkacak olan kavramlardır. Yeşil konseptler ofislerde sürdürülebilirliği sağlayarak, şirketlerin kaynaklarını verimli olarak kullanmalarını sağlayacaktır. Böylece bu ofisler, çalışanların kendilerini iyi hissedebilecekleri, karbon ayak izlerinin *minimum boyutlarda olduğu çevreci ortamlarda üretken olarak çalışmalarına imkan verecektir. Ofis binalarında aydınlatma amaçlı harcanan yıllık elektrik tüketim değeri, küresel ısınmayı tetikleyen sera gazlarının oluşumunda büyük paya sahiptir. Aydınlatma amacıyla harcanan güç tüketim değeri azaldıkça, zararlı gazların doğaya salınımını da aynı oranda azalacaktır. LEED VE BREEAM sertifikasyon sistemleri, Dünya’da yeşil bina konusunda en yaygın olan sistemlerdir. Amerika Yeşil Bina Konseyi (USGBC) tarafından verilen LEED Yeşil Bina Sertifikasyonu, yüksek performanslı binaları tanımlayan bir puanlama sistemidir. BREEAM ise, İngiliz, Avrupa ve Yerelstandartlar üzerinde çevreyle dost yapıların tasarlanması, inşa edilmesi ve işletilmesi kriterleriniortaya koyan bir yeşil bina derecelendirme sistemidir. LEED, ofis ortamlarında W/m2 aydınlatma güç yoğunluğu değerlerini sınırlandırırken, BREAAM aydınlık düzeyinin çalışma yüzeyinde %70, çalışma alanı dışından kalan yürüme alanlarında %50 homojenlik seviyesi ile oluşturulmasını öngörmektedir. Ülkemizde 2009 yılından itibaren yürürlüğe giren ‘‘Binalarda Enerji Performansı ve Yönetmeliği’’ ile enerjinin verimli kullanımını sağlamak ve binaların sera gazı emisyonlarını minumum seviyeye indirmek hedeflenmiştir. Bu yönetmelikte yer alan kriterlere göre binalar enerji tüket imlerine ve sera gazı emisyonlarına göre sınıflandırılırlar. Bu sınıflandırma sonucu binalara ‘‘Enerji Kimlik Belgesi’’ verilir. 2011 yılından itibaren yapı ruhsatı almak için EKB belgesi ibrazı zorunlu hale getirilmiştir.
GİRİŞ KARŞILAMA
Şirketler için kurumsal kimliğin iletişime geçtiği en güçlü alanlar giriş-karşılama alanlarıdır. Bu alanlarda aydınlatma konsepti ile seçilmiş olan armatürler, genel görünümü belirler ve doğrudan bir kurumsal kültür imajı yaratır. Doğru aydınlatma tekniği ile şirketin yansıtmak istediği kurumsal imaj birleştirildiğinde kullanıcılarına keyif veren davetkar ve sofistike mekanlar yaratmak mümkündür. Giriş - karşılama alanlarında şirket imajını yansıtacak ambiyans, farklı aydınlatma teknikleri ile ortaya çıkarılabilir. İyi planlanmış bir aydınlatma tasarımı, yüksek renksel geriverim kalitesi, yatay - düşey düzlemlerde kurgulanan aydınlığın dengeli ve etkili dağılımı, şirketin yansıtmak istediği kurumsal imajı güçlendirir ve ziyaretçilerde saygınlık uyandırır. Geniş pencereler, arkadan aydınlatılmış opal difüzörlü tavan panelleri, endirekt ışık veren armatürler optik olarak derinlik yaratır ve mekanın mimari karakterini güçlendirir. Aydınlatmayı, vurgu aydınlatması ile desteklemek mekanın monoton olarak algılanmasını önler. Giriş - karşılama alanlarında aydınlatma tekniği bakımından daha serbest bir çizgi yaratılabilir. Bu alanlar konsept olarak ambiyansın ön plana çıkarıldığı aydınlatma teknikleri ile tasarlanan prestij alanlarıdır.